Bu dönem ki projemizin geliştiği yer, mimari güzelliklerin bol olduğu bir ülke Hollanda'nın Amsterdam şehrindeki,
malzemelerin geri dönüştürülmesi ile oluşan MVRDV'nin tasarladığı Silodam apartmanındaydı.
Görselde de görüldüğü gibi iki cephesi de nehri gören apartmanın içerisindeki dairelerin yerleştirilmesi de
farklı şekillerde olmuş. İçerisinde birçok daire çeşidini barındırdığı gibi birçok farklı kültür ve yaşam tarzını da barındırıyor.
Apartman, içerisindeki sosyal ve kamusal alanları ile içeride yaşayan kitleye mahalle havası yaratmakta.
157 adet daire arasından kura ile seçilen daireler bizlere dağıtıldı ve kullanıcı profili belirleyip içlerini konseptimiz doğrultusunda tasarlamamız istendi.
Anne baba ve yeni doğmuş bir bebekten oluşan bir aile düşündüm.
Ve onlara çeşitli özellikler yükledim. yüklediğim bu özellikler sayesinde konseptim oluştu ve yaşadıkları ev şekillendi.
Üç kişinin de doğa hayranı olmasını istedim. Ve bu hayranlık evdeki malzemelerin brüt halde kullanılması fikrini getirdi. Çünkü malzemelerin brüt halini kullanırsam aile kendini doğaya daha yakın hissedecekti.
Evde bir bebeğin olması beni değişebilir, dönüşebilir bir mekan arayışına itti. Böylece bebeğin şimdi kullandığı beşik üç yıl sonra işe yaramaz bir nesne haline gelsin istemedim bu yüzden modüler bir sistem geliştirdim. Böylece parçalar farklı şekiller alarak değişebilen bir mekan oluşuyor.
Konsepti ise yine ailenin kişilik özellikleri oluşturuyor. Yeni evli oluşlarının verdiği yakınlık ve sevgi bebeklerinin olmasıyla ikiye katlanıyor ve birbirlerine bu kadar bağlı ve sevgi dolu bu aileyi duvarlar ve mekanlarla bölmek istemedim bu yüzden
şeffaflık, geçirgenlik, geçiş, birlik, beraberlik ve bütünsellik gibi kavramlar çıkardım.
Bu kavramlar ile tasarıma başladım. Böylece aile farkında olmadan birbirinden uzaklaşmayarak daha bağlı ve daha mutlu bireyler haline geldi.
.jpg)
